Kristal beni uzun bir süre önce mimlemişti.Bende en sonunda arayı daha da uzatmayıp mimi yapayım dedim.
Bakalım nasıl sorular varmış bu mimde? :D
Bu sayfalar, bir kadının yasaklı dünyasına açılan gizemli bir kapı. Kapının ardında ise sıradan birinin asla hayal edemeyeceği bir dünya saklı; acının zevkle, korkunun aşkla karıştığı bir dünya. Tutkunun önüne ne gelirse yakıp küle çevirdiği o ilkel ateşin ve aşkın en saf hali gizli bu satırlarda. Ne duyarsan duy ya da ne görürsen gör devam edebilecek, bana hazzın ve acının en büyüklerini yaşatan gizemli adamın kim olduğunu çözebilecek kadar cesur musun? Benim yerimde olsaydın, cevabın ne olurdu?
Sıradan bir lise öğretmeni olan Sara McMillan'ın cevabı evetti. Ta ki bir rastlantı sonucu okuduğu o günlükteki kayıp kadını bulmaya çalışırken, git gide hiç tanımadığı o kadına benzediğini, onun hayatını yaşamaya başladığını fark edene kadar. Rebecca'yı içine çekip yutan, parlak ışıklarla dolu sanat dünyası, Sara'ya boyun eğecek miydi? Yoksa onun da sonu bu ateşli, gizemli ama bir o kadar da tehlikeli adamın kollarında mı gelecekti?
Kimdi bu adam? Peki, ya ben kimdim? Korku, nasıl böyle baştan çıkarıcı olabilirdi?
Öğrenmeye hazır mısın?
Yalanlar üzerine kurulu bir dünyada AŞK ne kadar tutkulu yaşanır…
Esrarengiz romanlar yazan Lucy, yeni kitabında internet üzerinden tanıştığı kurbanlarını boğarak öldüren bir kadın seri katilin maceralarını yazmaya karar verir. Lucy, kahramanının neler hissettiğini anlamak için her türlü oyunu oynamaya hazırdır. Kendini seri katilin yerine koyar ve internette tanışıp buluştuğu her adama yeni bir kurban gözüyle bakar…
Lucy kitabı için araştırma yaparken, gerçek hayatta da tıpkı yazdığı hikâyeye benzer cinayetler işlenmektedir. Polis memuru Quinn de Lucy gibi katili internetten bulabileceğini düşünmektedir. Lucy ile Quinn yalanların yön verdiği bir buluşmada bir araya gelir ve kendilerini tahmin edemeyecekleri kadar tutkulu bir ilişkinin içinde bulurlar.
Quinn’e göre katil Lucy’dir; Lucy’ye göreyse Quinn seri katilin kurbanlarından biri olabilecek kadar sıradan bir tesisatçı. Yalanlarla başlayıp tutkuyla şekillenen bu tehlikeli ve gizemli oyun acaba nasıl sona erecektir?
Miami’de barmaid olarak çalışan Stella Leon’un hayatı, Beau Junger ile karşılaşınca altüst olur. İşini ve evini terk etmek zorunda kalması sorunun sadece küçük bir parçasıdır. Hayatı bir mafya üyesi tarafından tehdit edilmektedir ve onu koruyacak tek kişi Beau’dur.
Beau Junger sadece işini yapıyor ve Stella ile kısa bir görüşme planlıyordur ancak verdiği yanlış karar ona pahalıya patlayacaktır. Yalnızlığı seven, özellikle kadınlardan uzak duran Beau, artık Stella’yı canı pahasına korumalıdır. Hem de her gün…
İçinde bulundukları tehlikeli durum bile aralarında oluşan çekime engel olamaz. Bir süre sonra Beau’nun Stella’yı korumak zorunda kaldığı tek kişi peşindeki mafya üyesi olmaz. Artık onu kendisinden de korumak zorundadır. Hem de her gün…
Amelia Willoughby kendini bildi bileli Wyndham Dükü'yle nişanlıydı. Evlilik sözleşmeleri imzalandığında sadece altı aylıktı ve hayatının geri kalanını bekleyerek geçirmişti. Thomas Cavendish'in, son derece mağrur ve meşgul dükün, onunla evlenmeye zaman ayırmasını bekleyerek...
Ancak Amelia'nın içinde, dükün onu hiç düşünmediğine dair bir şüphe vardı… Aslında bu doğruydu; Thomas, Amelia'yı düşünmüyordu. Dük bir nişanlısının olması fikrini seviyordu ve Amelia ile evlenmek niyetindeydi… er ya da geç. Ama Thomas müstakbel gelininin göründüğünden çok daha akıllı olduğunu idrak etmeye başladığında, kayıp kuzeninin bir anda ortaya çıkmasıyla tüm dünyası altüst olacaktı. Artık unvanı tehlike altındaydı. Eğer Thomas dük değilse, o zaman Amelia'yla da nişanlı değil demekti. Bu Tanrı tarafından yapılmış zalim bir şaka olmalıydı, çünkü kibirli dük âşık olmuştu… hem de kendi nişanlısına!
Bambaşka dünyalardan gelen iki üvey kardeş… Asla sizin olmamasi gereken şeylere duyulan arzu…
Blaire Wynn'in en son istediği şey babasının yeni ailesinin yaşadığı Florida'daki Rosemary Sahili'ne taşınmaktır. Ancak seçim şansı yoktur. Bir hastalık yüzünden ölen annesi, ardında yüklü borçlar bıraktığı için Blaire'in Alabama'daki çiftliği elinde tutması mümkün değildir.
Koltuğunun altındaki tabancayla kamyonetini zengin sahil kasabasına çeken Blaire buraya asla uyum sağlayamayacağını bilmektedir. Babasının Paris'e gittiğini ve onu yeni üvey kardeşi Rush Finlay'le yalnız bıraktığını öğrenince daha büyük bir hayal kırıklığı yaşar. İnsanları hor gören, hiçbir şeyden pişmanlık duymayan, adı çıkmış bir rock yıldızının oğlu olan Rush yakışıklı olduğu kadar şımarıktır da… Ve Blaire'i gördüğü anda genç kızın kanına girer.
Yaz ayları ilerledikçe genç kadın, Rush'ın asla tahmin etmediği yanlarını görecek ve birbirlerine karşı hisleri görmezden gelemeyecekleri kadar güçlenecektir. Ancak Rush, Blaire'in tüm dünyasını yıkacak bir sır bilmektedir. Blaire genç adamın tehlikeli temasına kendini kaptırmadan önce bu gizemi ortaya çıkarabilecek midir?
Ya “Hayatta bir kez” olabilecek bir şey için ikinci bir şansınız varsa?
Trajediyle dolu geçmişi Dahlia London’ın ruhunu tamamen parçalamıştı. Mutlu son onun için bir hayalden bile uzaktı. Ama ya yeni bir başlangıç şansı olsaydı?
Wilde Ones’ın solisti River Wilde, Dahlia’nın hayatına yeniden girdiğinde, ilişkilerini ateşleyen güç, geçmişte engel olunan duyguların da etkisiyle fazlasıyla yoğundu.
Dahlia, geçmişin izleri ve yeni hayatı arasında bocalarken hissettiği acı yavaş yavaş hafifliyordu ama suçluluk duygusundan kurtulamıyordu. River, onun kurtarıcısı olmak istiyor, onu yeniden hayata döndüren adam olmak için her şeyi yapıyordu. Ama peşlerini hiç bırakmayan bir geçmişle, kendilerine yeni bir gelecek kurabilecekler miydi?
Amane küçük bir kızken tapınağa dedesinin kurtarılması için dua etmeye gider...
Dua ederken kami-sama shizuka ile karşılaşan Amane dileğinin karşılığında 16 yaşına geldiğinde kami-sama shizuka ile evlenmeye söz verir. Kami-sama shizuku da amane'ye kimse yaklaşmasın diye büyümesini durduracak bir büyü yapar... Amane umutsuzca normal boyutuna dönmek isterken kami-sama shızuku da onu gelini yapmak ister.
Bir insan.
Bir melek.
Umutsuz bir aşk.
Ve büyük bir savaş.
Aden, sadece sıradan bir insandı. Düşmüş meleklerin dünyasında kendine bir yer bulduğunda ise tüm hayatı geride kalmıştı.
Şimdi onların arasında yaşaması için güçlü olması bile yeterli değil.
Ama o ölümden yeniden doğacaktı.
Artık karanlık tüm gücüyle Aden'i sararken sadece kendini değil, sevdiklerini de korumak zorundadır.
Ve gerçek aşk ya tüm bu karanlığın ta kendisiyse?
Yine de onun yanında kalır mıydınız?
Machida Yuki ilk görüşte Naruse Shou'yla hiçbir şey yapmak istemediğini biliyor, ama idare ettiği basketbol klubünde olduğu sürece onu nasıl görmezden gelebilir?
365 gün, sana bakarken ışıltılı günler ve hayal kırıklıkları vardı.Komşu olmalarına rağmen, Nino ve Kira daha önce hiç birbirleriyle konuşmamışlardı...Fakat Nino, Kira'nın sırrını öğrenince hayatı değişti ve her bir gün daha ilginç hale gelmeye başladı. Aralarındaki bağ onları cennete yakın bir aşka götürecekti.
Dehşet verici bir nükleer savaş sonrası Amerika Birleşik Devletleri büyük ölçüde yok edilmiş, sadece küçük bir grup hayatta kalmıştı. Geriye kalanları kimin yöneteceği konusunda Lattimer’lar ve Westfall’lar arasında çıkan savaşı Westfall ailesi kaybetmişti. Ve beş yıl sonra barış ve kontrol, her yıl yapılan bir törenle, kaybeden tarafın kızları ile kazanan tarafın erkeklerinin evlendirilmesiyle sağlanmaktaydı.
Bu yıl benim sıram gelmişti.
Benim adım Ivy Westfall ve görevim basitti: Başkan’ın oğlunu, müstakbel kocamı öldürmek ve Westfall ailesinin gücünü geri kazanmasını sağlamak.
Ama görünen o ki, Bishop Lattimer ya çok yetenekli bir oyuncu ya da ailemin iddia ettiği gibi kalpsiz, zalim bir çocuk değil. Hatta beni bu dünyada gerçekten anlayan tek kişi bile olabilir. Ama kaderimden kaçmama imkân yok. Ben Westfall mirasını geri alacak kişiyim.
Bishop ölmeli. Ve onu öldüren ben olmalıyım…
Kaede, eşcinsel olduğunu saklayan bir lise öğrencisidir ve gizliden gizliye en yakın arkadaşı Okuda'ya aşıktır. Ancak duygularını Okuda'nın anlamaması için kalbinin derinliklerine gömer. Peki ya bu duygular aslında onunkilerle kesişiyorsa ne olacaktır?
O gün yaptığı tek hata; Espresso'yu Cool Lime Refresha ile aldatmaktı. Fakat hiç ummadığı, görmek istemediği kişi de o gün karşısına çıkmıştı. Dışarıdan bakılınca ne kadar şans işi gibi görünse de, bu tam anlamıyla bir fiyaskoydu. Onunla yüz yüze olmak hayatının kıyameti, azap defterinin gün yüzüne çıkmasıydı. Liseden sonra öğrendiği gerçeklere rağmen kalbini yarı aralık bırakmış ve hep darbelere maruz kalmıştı. Kaderin kendisini sürekli lisede Kaya Yelkenci'ye verdiği büyük dersle sınadığından şüpheleniyordu. Tam hayatını yeniden rayına sokmuşken ve mükemmel bir ilişkisi varken, Kaya Yelkenci'yle bir kafede karşılaşmak tüm sinir sistemini çökertmişti ve hazmedemediği gerçeklerle yüzleşmesine sebep olmuştu. Özge'nin tek yapması gereken onu görmezden gelmekti. Ama bu fikir onun yeni patronu olduğunu öğrenmeden önce geçerliydi. Şimdi onun dayısının şirketinde çalışıyorken, adam başına yarı patron olmuşken ve kendinden nefret ediyorken tek düşündüğü şey; espressonun lanetine uğradığıydı.
Fakat gerçekte olan;
Özge Güney ayva bahçesine düşmüştü ve oranın en has meyvesini yemeye başlamıştı.
Chii komşusu Ikumi-kun ile her zaman yılan ve hamster gibi.
Bugün ona baktı ve onun gitmesine asla izin vermeyeceğini anladı ...
Büyük Ayı, Küçük Ayı'nın kulağına doğru eğilip fısıldayarak: "Doğa Ana kış uykusundan uyandı. Tabiat özgürlüğünü kazanacağı savaş için hazırlanıyor. İnsanların devri sona erecek, doğa yenilmez," dedi…
Cennetteki Kaplumbağalar, macera ve serüvenle dolu uzun bir yolculuk. Deniz kaplumbağalarının Tunus'tan yolca çıkıp Mersin'deki yumurtalama bölgelerine varana değin başlarından geçen olağanüstü yaşam hikâyelerini konu alan bu hikaye, yediden yetmişe herkesin daha bilinçli olmasını sağlayacak yol gösterici ve keyifli bir eser. Öğretici ve bilinçlendirici olmasının yanında, toplumun trajikomik yanlarını deniz altındaki farklı canlılara aktararak empati duygusunu aşılıyor ve kaplumbağaların sesi olup insanlığa önemli bir mesaj veriyor:
"Biz de varız ve tıpkı sizin gibi yaşamak istiyoruz."